Batı Sanatı
Dönem adı: kavimler göçü/Karanlık çağ/erken hıristiyanlık dönemi
Veya Karojen Öncesi Devri Sanatı
1.OSTROGOTLAR
Kuzey italya’ya, Lombardiya bölgesine yerleşen ost.’lar, daha önce Karadeniz böl.de yaşamaktaydı. Buradan Hunların baskısı ile ayrıldı, mimari olarak kendilerine Geç Roma ve Bizans kiliselerini örnek aldılar.
-Kral theo. İstanbul’da yetişmiş, kültürlü bir kişiydi.
kral theodoric mezar anıtı 526 öncesi Ravenna
-iki katlı olan yapıya, iki yandan merdivenlerle çıkılmaktadır. Yapı yuvarlak planlı ve tamamen taştan yapılma.
-köşelerde kaba payelere oturan geniş kemerlerden oluşan kör arkadlar (arcade: kemer şeklinde açma sıra kemerler/revak) 10 kenarlı (decagon) bir plan ortaya çıkarırlar. 2. Kat yuvarlak planlı. Alt katı haçvari bir plan.
-üstünü örten 10 m. Çapında 300 ton civarı kubbe yek pare taştan yontulma. Taş, Adriyatik sahillerinde istira kentinden getirildi. 1. Katın üstünde sahanlığın (sahanlık:binalarda kapı önünde merdiven başlarında veya ortasında genişçe düzlük) önünde giriş kapısı, kör pencereler (işlevi olmayan,içi doldurulmuş) var.
-yapının içi Roma ve Bizans taş mezar anıtlarına benzer. İç kısmında yer alan seyrek durumda süslemeler ostrgotlar’ın altın işçiliğinden izler taşır. Yapıt dış görünüşü itibariyle germen prenslerine ait mezar anıtlarını anımsatır.
Büyük theodoric Portresi (özel koleksiyon)
Ametist taşından yapılma. Özel
bir koleksiyonda.
-tüm yüzeyi doldurmuş.
-serbest anlayışla, değerli bir
taş üzerine uygulanan bir yapıt.
-madalyon paralardan yararlanıldı.
6.yy. dan örnekler
-bizans ve erken Hıristiyanlık form anlayışını yansıtıyor.
KUYUMCULUK SANATI
Tümüyle farklı, tam olarak
Ostrogot karakterlidir. 4. Yüzyılın 2. Yarısından itibaren yeni bir Germanic
sanat tekniğinin ortaya çıktığı görülmektedir.
-orijinal olarak doğrudan İskit
ve Güney Rusya’da Sarmationlar tarafından kullanılan ve Karadeniz çevresinden
gelen bu sanat anlayışı, Hunlar tarafından batıya aktarılmış. Ostrogotlar da bu
sanatı İtalya’ya götürür.
-Ostrogotlar çalışmalarında
polychrome (çok renkli) stili sevmişlerdir.
-değerli taşları birbirine çok
yakın olarak oyuklar içine yerleştirmişler ve bu taşlar altından ince
yuvarlarla ayrılmışlardır. Kullanılan taşlar ise daha çok almandin, garnet,
lapis gibi türler.
Bu değerli taşların az olması durumunda ise yapıtların üzerindeki
boş kalan yuvalar mine ile doldurulmaktaydı.
Kartal
biçimli Fibula:
Kartal biçimli Fibula: (geç 5.
yy) Cesena’da bulunmuştur. Günümüzde Nuremberg Germen Ulusal Müzesindedir.
-Tipik bir Ostrogot altın
cloisonne tekniğine örnek. 4 ¾ inch (12cm) boyutunda.
-fibula’nın tüm yüzeyi almandin ile doldurulmuş. Köşeli,
yuvarlak, dikdörtgenlerden oluşan yuvalar dikkat çeker.
-yapıtın kayıplarına karşın, günümüzde de zenginliğini aynı
şekilde koruması onun sanat değerini ortaya koyar.
- kavimler göçü döneminde ortaya çıkan yapıtlarda hayvan
motifleri önem kazanmaktadır. Burada görülen kartal figürü biçiminde yapıt üzerine
açılan yuvalar, taşların doğadan getirdiği şekle göre düzenlemiştir.
LOMBARDLAR
Arian dini çerçevesi içinde din
değiştiren Lombardlar 568-774 yıllarında İtalya’da krallık kuran germen
kavmidir. Lombardlar, 565 te jüstinyen’in ölümünden sonra Ostrogotlar’ın
egemenliğinin zayıfladığı bir İtalya’ya göç ettiler.
-kuzey İtalya’ya göçlerinde,
altın ya da gümüş tepsilerden kesilen, küçük altın haçları da beraberinde
getirmişlerdir.
-bu yapıtların bazılarında
farklı olarak Akdeniz bölgesinde karşımıza çıkan birbirine geçen süslemeler görülmektedir.
-bu süslemeler “kuzey hayvan stili” olarak da adlandırılmıştır.
Ayrıca, bu haçlar üzerinde tıpkı paralarda olduğu gibi figüratif imajlar da görülmektedir.
Bu, Bizans homage (saygı) temasının, nasıl Hıristiyan sanat dağarcığına girdiğinin
de bir göstergesidir.
Kuzey İtalya’ya işgal ettiklerinde kendilerine özgü mimari
getirmediler.
-diğer Germen kavimleri gibi
gidilen yerlerde bulunan yapıları kullandılar veya yenilerini inşa ettiler.
Bunu yaparken de daha çok yerli ustaları kullanmışlar; bu devrin ustaları
geleneği sürdürmüşlerdir.
-ostrogotlar, geç roma ve bizansın sütunla bazilika formunu
kendi kiliselerine örnek seçmelerine karşın, lombardlar yaygın olarak klasik
modelleri yeğledi.
Kraliçe
Theodolinda incili:
Yaklaşık:600 yılında.
İtalya’da Monza’da San Giovanni
Battista Basilikası’nda bulunmakta. Katedral Hazinesi’ne aittir. 13 3/8x10 ¼
inch boyutlarında.
-cildin her iki yüzünde de hac
yer almakta ve çok tanık olunduğu gibi kıymetli taşlarla süslendiği görülmekte.
Kenarlar ince kırmızı cloisonne mine tekniğiyle bir çerçeve ile belirlenmiş.
-Haçın kolları arasında kalan
boş bölgelere cameo (kamiyo) yerleştirilmiştir. (cameo:kabartma hakkedilmiş, kıymetli
taş işlemeli ) haçın her bir serbest dış yüzeyine bu şekilde süsleme öğeleri
yerleştirmek klasik dönemlerden beri uygulanan bir anlayıştır.
-lombardlar Katolik mezhebine geçtikleri dönemde geç roma
altın işçiliğinden etkilenmişlerdir.
Clitumnus
tapınağı:
-Perugia yakınlarında bulunan
yapı yaklaşık 7. Yy’a tarihlenmektedir.
-Ancak bu tarih tartışmalı.
Klasik dönem pagan tapınaklarını anımsatmasıyla oldukça ilginç bir yapıdır.
Cephesindeki portiko, içte dört sütun, köşelerde ise iki sütunla teşkilatlanmaktadır.
(portico: binaların girişinde küçük sütunlarla destekli çatı, giriş sundurması.
Yalnızca batı mimarlığındaki bu tür öğeleri anlatmak için kullanılır.) Duvarına
bitişmekte ve buraya yan taraftan birleşen küçük bir yapı önünden çıkan
merdivenle ulaşılmaktadır ki, bu durum Roma yapılarında görülmemektedir.
-tympanium’da kıvrık dallarla çiçekler
ortadaki haçı çevrelemektedir.
-(sütun: (İng. column) kare, çokgen
ya da daire planlı, taştan ya da mermerden yapılmış düşey taşıyıcı öge.
Genellikle yekpare (tekparça) olur.
(Paye : (ing. pier) yapıda taşıyıcı ayak. Duvar örme yöntemleriyle
inşa edilmiş kare, dikdörtgen, çokgen ya da daire planlı düşey taşıyıcı.
Duse
Gisulf’a ait Haç:
Duse gisulf’a ait 7. Yy. ın sonuna ait altın ve değerli taşlarla
gerçekleştirilen Cividale Arkeoloji müzesinde yer alan 4 ¾ inch (12 cm ) bir
yunan hacının kollarında 8 portre görülmektedir.
-haç üzerinde alternatif olarak
yerleştirilmiş lapis lazuli taşları yer almaktadır. Ortada ise garnet taşı
kullanılmış. Altın üzerinde pres baskı ile oluşturulan İsa portreleri dikkat çekmekte.
-Lombard kraliçesi Theodolinda’nın oğlu Adalobald’ın 603 yılındaki
vaftizi sırasında Papa Büyük Gregory tarafından kraliçeye kıymetli bir İncil ve
altından çeşitli diğer işler armağan edilmiştir.
Tavuk
ve 7 civciv:
Gümüş kaplama yapıt yaklaşık
600 yılına tarihlenmektedir. İtalya’da Monza’da San Giovanni Battista Baslikası’nda
bulunmaktadır.
-katedral hazinesine aittir.
Sanat tarihindeki belki de tek bir örnek.
-ortada bulunan bir tavuğun
etrafını 7 civciv sarmıştır ve her biri yerde bulunan kabartma zemin tanelerini
gagalamaktadır.
-gövdeleri kazıma tekniğiyle işlenmiş
ve tüyler, kanatlar oldukça gerçekçi bir şekilde verilmiştir. Gözlerde garnet
kullanılmıştır. (garnet: yarı değerli, kesilmiş veya parlatılmış, şeffaf kırmızı
taş )
-Yapıtta şaşırtıcı bir gerçekçilik
Geç Roma işlerini çağrıştırmaktadır.
Yapıtı tarihlendirmek oldukça zordur ve ayrıca bunun lombard
işi olduğu da tartışmalıdır.
VİZİGOTLAR
-Roma imparatorluğunun önce ikiye ayrılması, ardından da Batı
Roma imp.’nun çökmesi ile başlayan karışıklıklar dönemindeki gelişmeler
sonucunda günümüz modern Avrupa’nın temelini oluşturmaktadır.
-Ortaçağ’ın başlangıcında
Klasik Çağ’dan gelen kültürel miras, kuzeyden gelen kavimlerin kültürüyle karışarak
yeni bir kültürün ortaya çıkmasına ortam hazırladı.
-3. yy.dan itibaren Tuna Bölgesi’ne
yerleşmiş olan Gotlar’ın bir kolu ve önemli Germen kavimlerinden biri olan
Vizigotlar M.S. 376’da Hunlar’ın saldırısından kaçarak, Tuna ırmağının diğer
yakasına, Roma imparatorluğunun içlerine sürüldüler. M.S. 395’te komutanları
Alaric komutasında İtalya’ya geldiler.
-roma birlikleri bu tehlikeyi
uzaklaştırmak isterlerken, bu arada Rhine Vadisi’ni savunmasız bıraktılar. Böyle
bir ortamda Franklar ve Burgundyalılar ile Alamanni ve Vandallar Gaul Bölgesine
saldırmayı kolay buldular.
-alaric’in ölümünden sonra
415’te Atault(Ataulphus)’un komutasında önce Galya’ya daha sonra da İspanya’ya
geldiler. Bir süre roma ile müttefik olan vizigotlar, 475 ‘te L.theoderich’in oğlu
Euric zamanında bağımsızlıklarını ilan ettiler.
-Başkenti Toulouse olan Galya
krallığı bu dönemde en geniş sınırlarına ulaştı. Bu sınırlar Loire’dan
Pireneler’e ve Rhone’un alçak düzlüklerine kazar uzanıyor ve ispanya’nın büyük
bir bölümünü kapsıyor. 711 yılında Müslümanlar tarafından son verilen krallık,
başta başkent Toledo olmak üzere İspanyanın büyük bir kısmını uzun bir süre
egemenliği altında tuttu.
-kral Recceswinth Romalılar ve vizigotları bir kanun nizam
altında toplamayı başladı ve yönetimi döneminde Vizigot sanatı da durmaksızın
ilerledi. Ancak ne kendi, ne de kendinden sonra gelenler sosyal yapıyı organize
edemediklerinden Arabların burayı istilası kolay olmuştur.
FRANKLAR:
Recceswinth adak taşı:
649-672 yılları. 1858 yılında Toledo’ya yakın bir yer olan
Guarrazar’da bir rahibin mezarında bulundu. Taç vizigot krallarına ait bir
hazine içinde bulunur. Arab saldırılarından korunmak için buraya getirilmiş.
-Adak Taçı, safir ve incilerle süslenmiş, ajur delik işi
teknikle gerçekleştirilmiştir. Bir merkezde değerli bir tutam taşta birleşen,
kalp şeklinde zincirlerle boşlukta asılı gibidir. Taçın alt tarafında sarkık
durumdaki harflerle, RECCESVINTHUS REX OFFERET ifadesi okunur. (rex:kral,
offeret:sunmak)
-Biçeme ilişkin bazı ayrıntılar ve taçın kenarlarındaki
kırmızı cloisonne mine tekniği, bu yapıtın Bizans kökenli olduğuna işaret eder
gibidir. Fakat, bu yapıtın Bizans’ta mı yapıldığı yoksa buraya oradan mı
getirildiği konusunda kesin bir bilgi yoktur.
Gourdon kalisi:
6. yy.’ın ilk yarısı.
Paris milli kütüphanesindedir. Altın malzeme üzerine kakma
tekniğiyle süsleme gerçekleştirilmiştir.
-Yivli kaidesi dengesiz bir durumdadır. Yılan başı biçiminde
sonlanan kulp kısımları cloisonne mine tekniğiyle yapılmıştır.
-Yapıtta Geç Roma sanatının etkileri görülmektedir.
Warnebertus rölik mahfazısı:
676’da ölen Rahip Warnebertus’a ait mahfaza 7.yy’ın 2. Yarısına
tarihlenmekte.
-Beromünster Manastırı’nda yer alır. 4 7/8 inch
genişliğinde.
-Akdeniz Bizans etkisi var.
-Simetrik bir şema dikkat çeker.
-Sağ ve sol bölümlerde birer haç motifi, ortada ise bir
rozet dikkat çeker.
Kraliçe
Arnegunde’ye ait kemer tokası:
6.yy.
Paris Saint Denis Katedral’indedir.
-Gümüş olan tokanın bazı bölümleri
altın varak ile kaplanmıştır. Ayrıca cam ve almandin malzeme kullanılmıştır.
-Baklava dilimli şekillerin uç
bölümleri yuvarlak bir biçimde sonlamaktadır.